30 Temmuz 2008 Çarşamba

Made in China


Yaklaşık 1.3 milyar nufusa sahip olan Çin Asya ülklerinin geçmişinde olduğu gibi tarıma dayalı bir ekonomiye sahip iken bunu sanayi ağırlıklı bir ekonomiye çevirmek ve 800 milyona yakın iş gücünü istihdam edebilmek için ihraacata yöneldi. Şirketlerin kapanmasına, ABD gibi bir dev ekonomiye rakip olabilen hatta birçok dev şirketin kapanmasına örneğin ABD'nin en büyük yedek parça şirketi olan Delphi'nin kapanmasına sebep olan Çin bunu nasıl yapıyor?
Ekonomisindeki işgücü poatnsiyelini gören Çin dış ticaret ve yabancı sermeye girişine izin verince ve bunu da çeşitli teşviklerle destekleyince öenlenemez büyüyüşüne başlamış oldu. Başlara stratejik önemi olduğunu düşündüğü sektörlere yabancı sermaye yatırımına ya hiç izin vermiyor ya da enfazla yüzde 50'lik ortaklığa izin veriyordu. aslında bu da yabancı şirketlerin işine geliyordu. Çünkü böylelilkle tanımadıkları Çin pazarına ortakları sayesinde kolaylıkla uyum sağladılar.2001 yılında DTÖ'ye üye olan Çin artık yatırımcı haklarını daha iyi koruyabileceği için yatırımlar ve ticaret daha da artı. yatırımları daha da üzerine çeken Çin 2005 yılında 72 milyar dolar sabit sermaye girişi sağladı.
Çin'in diğer bir uygulaması ise; kamu bankaları ile kamu şirketlerini ( özelleştirerek kurtulmak yerine ) daha da önem vermesi oldu. Mevduat ve kredi faizlerine etki ederek, mevduat faizlerini kredi faizlerinin altında belirlerdi ve zarar etmelerini engelliyordu. aynı şekilde devamlı ve artan bir enerji talebi olan Çin enerji fiyatlarını düşük tutuyor rafineler zarar etse bile bu zararlar kamu şirketleri üretimi ile finanse ediliyordu.
Çin hükümetinin en öenmli teşviki ise elbette kur politikaları oldu. Peş peşe Yuan'ı devalüe etmesi ihracatçıların daha da kar etmesini sağlıyordu.
Çin'li üreticiler birçok avantajlarına bir de esnekliklerini ekleyince rekabeti daha da zorlaştırdılar. büyük parti üretimleri ile AB'ye daha kolay girebilir ve daha ucuz fiyat verebilir hale geldiler.
Uygulanan bu politikalar ve Çin'in aşırı enerji ve aramal talebi;verimliliği artırmasıyla birlikte dünyanın birçok yerinde üretim maliyetlerini artırmasına rağmen rekabeti arttırdığı için fiyatlara yansıtılamadı.
Sonuç olarak; hemen hemen Türkiye ile benzer bir demografik yapıya ve olanakalara sahip olan Çin bügün bir çok dünya devine kafa tutabilir hale geldi ve bu büyüyüşünüde devam ettiriyor.
Acaba Çin Türkiye'nin izilediği politikaların tersini izleyerk mi dünya devi olma yolunda hızlı adımlarla ilerliyor?

6 yorum:

Adsız dedi ki...

Bloğunuz hayırlı olsun.

Veli KOCATÜRK dedi ki...

teşekkür ederim. yorumlarınızla destek olursanız sevinirim...

kayra dedi ki...

Türkiye'de de çalışma kampları olsa ve biz de azınlıkta olan bir grubu (Uygur Türkleri gibi) saçma sapan suçlamalarla çalışma kamplarında süründürsek biz de çin gibi olurduk!
Blogculuk uğraşınızda başarılar dilerim.

Veli KOCATÜRK dedi ki...

Ekonomik olarak yapılan reformların bu toplama kamplarıyla hiç bir ilgi yok.
elbette o kamplarla ilgili benimde yüreğim acıyor. ama uygulanan ekonomi politikasıyla bu siyasi baskıları birbirine karıştırmamak lazım.

kayra dedi ki...

Nasıl alakası yok insanları bir yere topluyorlar ve onları köle gibi kullanıyorlar.Neresi reform bunun?!

Veli KOCATÜRK dedi ki...

Arkadaşım yazdığım yorumdan toplama kamplarını desteklediğimi nasıl çıkardınız anlayamadım hele ki bahsettiğim reformlar ile nasıl bir bağlantısı var toplama kamplarının o da anlaşılmaz.
benim bahsettiğim Çinin uyguladıı para politikaları,teşvikler,devlet desteği gibi konular. Siz hangi fabrikada toplama kamplarından getirilen işçilerin köle gibi çalıştırıldığını duydunuz? Elbette o toplama kampları insani bir ayıptır ancak bunu dünyayı ele geçiren Çin ürünleriyle ilişkilendirmek yanlış. aynı demografik yapıya bizde sahipiz. Aynı işsizlik oranları aynı kalitede işgücü aynı zenginlikler... Ama biz toplama kampımız yok diye fırtınalar estiremiyor değiliz. Sorunumuz uzun vadeli çözümlerin uygulanmayışı, yeterli destek verilmemesi.
Yani yemekten üretmeye fırsat bulamıyoruz meselenin özü.