17 Ağustos 2008 Pazar

Marka Çılgınlığı...


Marka nedir? Benzer ürünlerin/hizmetlerin başkalarının ürünlerinden/hizmetlerinden ayırt etmek amacıyla kullanılan ya da belirli bir hizmetin sunulması sırasında kullanılan “ayır edici işaret” olarak tanımlanmaktadır.
Marka etrafımızda gördüğümüz her şeydir. Ancak halk arasında “marka nedir?” sorusuna genellikle pahalı ürün ya da hizmetlerin isimleri cevap olarak verilmektedir. Ayrıca marka ilk olarak hangi ürün adıyla çıkmışsa ürün o marka ile genelleştirilir ve ürünün adı marka olarak değiştirilir. Örneğin “nescafe” “selpak” gibi. İkisi de birer marka olmasına rağmen halk arasında ürünün kendisi olarak algılanmakta ve bir genelleştirmeye gidilmektedir. Bu durum üretici veya satıcıların elbette çok işine gelmektedir. Böylece ünlerini daha kolay pazarlayabilmekte ve pazarda büyük abi rolünü oynamaktadırlar.

Marka algısındaki en büyük sorun ise şüphesiz pahalı ürünlerin marka olarak isimlendirilmesidir. Ayrıca ürünün pahalı olması yetmez hale gelmiş eğer ürünün yabancı bir isme sahipse pazarlanması daha da kolaylaşmıştır. Çünkü algımız öyle bir değişmiştir ki yabancı isimler daha cazip, gösterişli adeta kusursuzluk abidesi olmuşlardır. Bu durum sosyolojik sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Giydiğimiz kıyafetten, bindiğimiz arabaya, yediklerimizden, oturduğumuz mahalleye kadar hatta tatillerde gittiğimiz mekânlara kadar her şey marka olarak sınıflandırılmakta bu da sosyal sınıfların oluşmasına neden olmaktadır. Şöyle bir etrafınıza bakın artık oturduğumuz mahalleler bile sınıflara ayrılmış. İnsanlar artık kişilerin oturdukları mahallelere göre davranır olmuş. Şehirlerde mahalle isimleri insanların sosyal statülerine göre algılanır durumda… oysa o kazancı elde etmek için ya da algılanan ve önem verilen şekliyle o markayı alabilmek için nasıl gelir elde edildiği hiçte önemli değildir. Tam Nasrettin Hoca hesabına dönmüşüz “Ye kürküm ye!!!” Hele ki giyim tarzı o kadar önemli hale gelmiş ki nerdeyse marka giymeyen insanlar dışlanır olmuş arkalarından kıyafetleri hakkında eleştiriler yapılmaya başlanmış. Herhangi bir şey alırken bizim için önemli olan markasının görünecek kadar büyük olup olmadığı… eğer marka göz önündeyse başkaları tarafından görülebiliyorsa sorun yok gönül rahatlığıyla alınabilir.ne de olsa o marka sayesinde insanlar içinde ir yer edinebilecek saygı görülecektir. Yani hiçbir insani değer yakın zamanda markanın önüne geçemeyecek galiba. ( durumun şu an için böyle olduğunu umuyor.) Alınan ürünün sağlıklı olması, kalitesi ve bana göre en önemlisi kimlerin bu üründen para kazandığı daha fazla önem arz etmesi gerekirken tam tersine bu tür ürünlerin paralarını nereye aktardıkları önemsiz hale gelmiş. Bu durumda o paraların harcandıkları her yerden biz de bir miktar sorumlu değil miyiz?

8 yorum:

yansıma dedi ki...

Özellikle yerli malı varken,bir İsrail malı almayı anlayamıyorum...
Ya da bu alınan malların bu kadar hayatımıza girmiş olmalarını...
Anlayacağımı da zannetmiyorum(!)

Veli KOCATÜRK dedi ki...

Anlamayacak birşey yok aslında belki de insanlar hakkında çok iyimsersiniz. sebebi basit özenti vurdumduymazlık... amaçda zaten öyle bir toplum yaratabilmek Filistin'de olanları göre göre hala coca cola içmek... mantık mı? "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın"

HErgun-Since-1983 dedi ki...

marka bir bakıma kalite ve güven anlamına geliyor ama illa ki yabancı marka takıntısı varsa kişide bu kötü demektir.
markayı biz yapmalıyız, Türkçe yapmalıyız.

Veli KOCATÜRK dedi ki...

Biz ne kadar Türkçe markalar yapsakta algılama değişmeden bunları satmak zor olur.ilkokulda haftasını düzenlediğimiz "yerli malı yurdun malı herkez onu kullanmalı" sloganını kafalarımıza kazıdğımız halde sahip çıkamadığımız markalarımızın tek sorunu pazarın özenti olması ya da diğer bir değişle kaygısız olması...

Aslan Karahan dedi ki...

Çok güzel bir yazı tebrikler.
Markayı kaliteli-sağlam ve güvenilir-imaj olarak algılıyorum...
Bir ürünün "marka" olabilmesi için kulvarında söz sahibi olabilmesi lazım mesela ısıtıcı " ufo " felaket tutuldu artık diğer ısıtıcılara bile insanlar ufo diyor;
Ne kadar sağlam bir reklam kampanyası değil mi,? Hatta artık vantinatörelere bile el atılar....
Ve birde bir ürün markaysa çıkartığı tüm ikame mallarda pazara girme korkusu olmadan sırf adı var diye tutulur....
Sizlere katılıyorum güzel türkçemize malesef kaygısız kalıyoruz......
Pek iyi bir örnek olmuyucak ama bir otelin ilanında aynen şu yazıyordu "0-6 yaş arası çocuklara free" yani bedava deseniz ölürmüydünüz.....öhö..

Veli KOCATÜRK dedi ki...

Teşekkür ederim Hüseyin bey,
Verdiğiniz örnek gibi daha niceleri var. Hatırlıyorumda lise yıllarımda Denizlide Recep Yazıcıoğlu vali iken tüm ingilizce mekan adlarını yasaklamıştı daha doğrusu türkçe yazılacak demişti. ilk başarda çok teğki gördü ama "Allah rahmet eylesin" vefat ettikten sonra kimse mekan adını eskiye çevirmedi. Yani değer verdikten sonra türkçemizin kıymeti anlaşılıyor...

blogmeydani dedi ki...

Bence Marka her zaman kalitelidir. Çoğu zaman kaliteli olduğu için marka olmuştur zaten. Yapılan reklamlar vb marka çalışmaları KALİTE olmayan ürünlerde hiç bir işe yaramaz. İkincisi ne yazıkki ülkemizde sınıf ayrımı var ve alt sınıflardaki insanlar çoğu zaman kendilerinden üstün gördükleri insanlarda dandik markalar gördüklerinde "koskoca doktora bak giydiği markaya bak" ya da "adama bak mühendis olmuş arabasının markası dandik" gibi yorumlar yapabiliyorlar. Ne yazıkki MARKA'lı ürün kullanmak diğerlerinin gözünde sizin kişisel markanızı etkilemektedir ve buna göre değerlendirilmekteyiz. Aranızda diğerlerinin söylediklerinin veya düşündüklerinin umurunda olmadığını iddia edenler olacaktır, ancak bu konu gerçekten önemli. Siz kalitesiz markasız ürünler kullandığınız için insanlar arkanızdan saçma dedikodular yapıp, bulunduğunuz toplumda sizin değerinizi düşürmeye meyilliler ve bunu yaparkende çok acımasız oluyorlar.
Zaten param var ben markalı ürün kullanmıyorum diyenin alnını karışlarım. kesin yalan söylüyodur

Veli KOCATÜRK dedi ki...

Görüşlerinize katılıyorum.Keşke herkes markayı doğru şekliyle algılasa ama ututmamak lazım ki sadece yüksek ücretler ödenen ürünler kaliteli değil. Düşük ücretli ürünlerde kaliteli olabiliyor. Toplum algılaması ise yüksek fiyat yüksek bir sosyal sınıf ilişkisi.Tam bu noktada marka çılgınlığı başlıyor.